sprunggelenk

listen to the pronunciation of sprunggelenk
German - Turkish
Alman şarabı
rehine vermek
English - Turkish

Definition of sprunggelenk in English Turkish dictionary

ankle
{i} ayak bileği

O, ayak bileğini burktu. - He sprained his ankle.

Bir taşa takıldım, ayak bileğimi incittim. - I tripped on a stone, twisting my ankle.

ankle
(Tıp) Ayak bileği, aşık çıkıntısı, tarsus
ankle
{i} ayak bileği kemiği
ankle
ankle bone aşık kemiği
ankle
ayak bilek

Tom'un ayak bileklerinde prangalar vardı. - There were shackles around Tom's ankles.

O neredeyse ayak bileklerine kadar uzanan uzun bir siyah ceket giyiyordu. - He was wearing a long black coat that reached almost to his ankles.

ankle joint
(Tıp) ayak bileği eklemi
ankle
ayak bileği eklemi
ankle
{f} yürümek

Burkulmuş bir ayak bileği onu bir ay yürümekten alıkoydu. - A sprained ankle disabled him from walking for a month.

ankle
(fiil) yürümek