Güllerin çok yakında çiçek açacağını sanmıyorum.
- I don't think the roses will bloom so soon.
Bu yüzden çok yakında geri geldim.
- That's why I came back so soon.
Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Ben zaten iki saattir buradayım.
- I've already been here two hours.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık.
- Odd, isn't it? We should have already arrived.
Önceden akşam yemeğini yedin mi?
- Have you eaten your dinner already?
Tim'i bulamıyorum, o önceden gitti mi?
- I can't find Tim. Has he gone already?
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Tom'un Mary'nin daha önce evli olduğunu bildiğinden şüpheliyim.
- I doubt that Tom knew that Mary was already married.
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Önceden biletinizi aldınız mı?
- Have you already bought your ticket?
Ben zaten biletimi aldım.
- I've already bought my ticket.
O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.
- She is two years old, but she can already count to 100.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count up to one hundred.
Kuzenim halen dört yaşında.
- My cousin is already four years old.
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?
... We're hopeful that the Senate is going to act on a jobs bill very soon, and the President ...
... We will soon use it to turn clay into pottery, ...