Sen gerçekten oldukça becerikli bir araştırmacısın.
- You really are quite a skillful investigator.
Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
Bunu yapabilen üç adamdan biriyim.
- I'm one of the three guys who were able to do that.
Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.
- A priest skillfully drew a picture of a priest on a folding screen.
O, babası kadar ustaca kayar.
- He can ski as skillfully as his father.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Tom güçlükle uyanık kalabildi.
- Tom is barely able to stay awake.
Bu kadar uzağa yürüyebildiği için, o güçlü bacaklara sahip olmalı.
- Since he was able to walk so far, he must have strong legs.
Onlar yetenekli öğrenciler.
- They're able students.
O oldukça yetenekli bir adamdı.
- He was an extremely able man.
Bu takımın daha yetenekli oyunculara ihtiyacı var.
- The team needs more skillful players.
Kız parmakları ile yeteneklidir.
- The girl is skillful with her fingers.