Tom bunu yapmada becerikli.
- Tom is skillful at doing that.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
O, babası kadar ustaca kayar.
- He can ski as skillfully as his father.
Erkek kardeşi sakardır, ama o usta bir cerrahtır.
- His brother is all thumbs, but he is a skillful surgeon.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Kız parmakları ile yeteneklidir.
- The girl is skillful with her fingers.
Tom yetenekli bir sürücüdür.
- Tom is a skillful driver.
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
- Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
- Students should develop their reading skills.
Bunu yapabilen üç adamdan biriyim.
- I'm one of the three guys who were able to do that.
Çalışan bir adama yaşına göre değil maharetine göre ödeme yapılmalı.
- A working man should be paid in proportion to his skill, not his age.
O, babası kadar ustaca kayar.
- He can ski as skillfully as his father.
Onunla çok ustaca başa çıktın.
- You handled that very skillfully.
Yetenekli sanatkâr parçalanmış vazoyu parça parça restore etti.
- The skilled craftsman restored the shattered vase piece by piece.
Yeteneği ve sanatı olan bu dünyada ünlü olur.
- He who has skill and art, becomes famed in the world.
Tom güçlükle uyanık kalabildi.
- Tom is barely able to stay awake.
Bu kadar uzağa yürüyebildiği için, o güçlü bacaklara sahip olmalı.
- Since he was able to walk so far, he must have strong legs.
Bestenin bu bölümünün biraz gerçek beceriye ihtiyacı var.Bunun piyanoda nasıl çalınacağını öğrenmek uzun zamanımı aldı.
- This part of the tune needs some real skill. It took me ages to learn how to play it on the piano.
Tom insani becerilerini geliştirmeli.
- Tom needs to improve his people skills.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
Aleti ustalıkla idare etti.
- He handled the tool skillfully.
O oldukça yetenekli bir adamdı.
- He was an extremely able man.
Tom yetenekli bir kriket oyuncusudur.
- Tom is an able cricket player.
O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
- He can ski as skilfully as his father.
And I am skiller than you.