Too many people are uninsured.
- Çok fazla insan sigortasızdır.
Tom told me that he thought Mary was uninsured.
- Tom bana Mary'nin sigortasız olduğunu düşündüğünü söyledi.
No sooner had Tom turned on the TV than the fuse blew.
- Tom televizyonu açar açmaz sigorta attı.
Tom certainly has a short fuse.
- Kesinlikle Tom'un sigortası atmış.
Tom called the insurance company to report that his car had been stolen.
- Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.
We sued the insurance company because it violated the terms of our policy.
- Biz sigorta şirketine poliçemizin şartlarını ihlal ettiği için dava açtık.
I'd like to insure this, please.
- Bunu sigortalamak istiyorum, lütfen.
Insure your house against fire.
- Evinizi yangına karşı sigortalayın.
Tom is no longer covered by his parents' health insurance.
- Tom artık ebeveynlerinin sağlık sigortası kapsamında değil.
The insurance covers everything here.
- Sigorta buradaki her şeyi kapsar.