From Sendai I extended my journey to Aomori.
- Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
Life is like a journey.
- Hayat bir seyahate benzer.
It is considered impossible to travel back to the past.
- Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.
I am short of money for my trip.
- Seyahatim için yeterli param yok.
He set out on a trip.
- O bir seyahata çıktı.
He went on a voyage to America.
- O, Amerika'ya seyahate gitti.
Tourists should take care to respect local cultures when they are travelling.
- Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
He has a great fancy for travelling.
- Onun seyahat için büyük bir merakı var.
Traveling abroad is now more popular.
- Yurt dışında seyahat şimdi daha popüler.
Traveling makes people knowledgeable.
- Seyahat, insanları bilgili yapar.