Bulaşıkları masadan kaldırdı.
 - She removed the dishes from the table.
Eski mobilyayı kaldırdık.
 - We removed the old furniture.
Ağaçlar parktan kaldırıldı.
 - Trees have been removed from the park.
İşaret hemen kaldırıldı.
 - The sign was immediately removed.
Onlar uzaklaştırılmalı.
 - They must be removed.
Yaralı, olay yerinden uzaklaştırıldı.
 - The injured were removed from the scene.