Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
 - This survey is too long to finish quickly.
Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
 - Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
 - Care aged him quickly.
Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
 - Please come home as quickly as possible.
Zaman çabucak geçiyor.
 - Time passes by quickly.
Çocuk çabucak öğreniyor.
 - The child is learning quickly.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
 - Tom is quick-witted, isn't he?
O kıvrak zekalı bir adam.
 - He is a quick-witted man.