I no longer love you.
- Artık seni sevmiyorum.
If it hadn't been for you, he would still be alive.
- Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.
And if I lose thy love, I lose my all.
- Ve senin aşkını kaybedersem her şeyimi kaybederim.
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
The notebook is not yours. It's his.
- Defter senin değil, onundur.
He has a son of your age.
- Senin yaşında bir oğlu var.
Is he a friend of yours?
- O, senin bir arkadaşın mı?
Is this your first visit to Japan?
- Bu senin Japonya'ya ilk ziyaretin mi?
I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın bir gelecekteki senin ziyaretini gerçekten dört gözle bekliyorum.
Here is a letter for you.
- İşte senin için bir mektup.
I'm doing it for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
senin de hayırlı olsun.
senin gibi birini istiyorum.
I never thought I would find a woman like you.
- Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
I wish I could sing like you do.
- Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.
çamaşır makinesi senin olsun.
I just asked because I thought you would know.
- Sadece senin bileceğini düşündüğüm için sordum.
I never thought I would find a woman like you.
- Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
Why are you telling me about hippos all of the sudden? I don't see the connection between that and your twelve red goldfishes.
- Birdebire su aygırlarını bana niçin anlatıyorsun? O ve senin on iki kırmızı akvaryum balığının arasındaki bağlantıyı anlamıyorum.
Are you here on business?
- Sen iş için mi buradasın?
Hear all, see all, say nowt. Ate all, sup all, pay nowt. An if ever tha does anythin for nowt, mek sure tha does it for tha sen..