savan

listen to the pronunciation of savan
Turkish - English
savannah

African elephants are divided into two different species: savannah and forest elephants. - Afrika filleri savana ve orman filleri olmak üzere iki farklı türe ayrılır.

You look you've just returned from a safari in the savannah. - Savanadaki bir safariden henüz dönmüş gibi görünüyorsunuz.

savanna

You look you've just returned from a safari in the savannah. - Savanadaki bir safariden henüz dönmüş gibi görünüyorsunuz.

African elephants are divided into two different species: savannah and forest elephants. - Afrika filleri savana ve orman filleri olmak üzere iki farklı türe ayrılır.

geog. savanna, savannah (a tropical or subtropical grassland)
sav
{i} assertion
sav
argument

He presented an argument for the war. - Savaş için bir kanıt sundu.

The most perfidious way of harming a cause consists of defending it deliberately with faulty arguments. - Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.

sav
(İnşaat) hypothesis
sav
thesis

The defense of the master thesis is just happening next month. - Yüksek lisans tezinin savunması sadece önümüzdeki aya rastlıyor.

I am writing a thesis about international disputes after World War II. - II. Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası anlaşmazlıklar hakkında bir tez yazıyorum.

sav
theorem
sav
proposition
sav
allegation
sav
peace be upon him
sav
pbuh
sav
log. thesis, proposition
sav
claim, assertion; argument
sav
position

This position makes me feel extremely vulnerable. - Bu pozisyon beni son derece savunmasız hissettiriyor.

sav
pretension
sav
word, saying
sav
law indictment, allegation, charge
sav
thesis, claim, assertion, allegation " tez, iddia; word; proverb
sav
contention
Turkish - Turkish
çul büyüklüğünde fakat kıldan değil iplikten dokunmuş bir nevi bez
Yaygı, örtü
Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim
Ekvatoral iklim bölgesi evresinde görülen, yazları yağışlı geçen iklim tipi
sav
dava
sav
Sav veya tez, bilimsel yöntemde belli on bilgilere dayanılarak, henüz kanıtlanmamış fakat mevcut bilgilerle mantıksal olarak çelişmeyen, bilimsel araştırma sürecinde doğrulanmaya çalışılan düşüncelerdir. Edebiyat dalında ise sav; atasözü anlamına gelmektedir. Bu kökten türeyen "savcı" kelimesi ise on bilgiye dayanarak, kanıtlanabilir bir düşünceyi ortaya koyan kişiyi ifade eder
SAV
(Osmanlı Dönemi) Niyyet
SAV
(Osmanlı Dönemi) Vatan
SAV
(Hukuk) İddia, defi
Sav
tez
sav
Eski Türklerde atasözü, tez
sav
Tanıtlanması gereken önerme, tez
sav
Atasözü
sav
İddia, tez: "Eleştiricilerimiz nasıl olur da böyle bir savda bulunabilirler?"- N. Cumalı
sav
İddia, tez
sav
Haber, söz
savan
Favorites