What are you doing buying a house?
- Bir ev satın alarak ne yapıyorsun?
The investment firm tricked customers into buying worthless stock.
- Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.
I bought two dozen pencils.
- İki düzine kalem satın aldım.
He bought books at random.
- O, rastgele kitap satın aldı.
At last, they purchased freedom with blood.
- Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.
We purchased a new house for eighty thousand dollars.
- Seksen bin dolara yeni bir ev satın aldık.
I think you should probably see someone from Purchasing.
- Sanırım muhtemelen Satın almadan biriyle görüşmen gerekiyor.
The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power.
- Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.
Please do not buy it.
- Lütfen onu satın alma.
Are you going to buy a dictionary?
- Sözlük mü satın alacaksınız?
I never go out without buying something.
- Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.
I went to the department store with a view to buying a present.
- Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.