satın alarak

listen to the pronunciation of satın alarak
Turkish - English
merchandising
buying

The investment firm tricked customers into buying worthless stock. - Yatırım firması, değersiz hisse senedi satın alarak müşterilerini aldattı.

What are you doing buying a house? - Bir ev satın alarak ne yapıyorsun?

purchasing
satın alarak stoklamak
buy in
satın al
{f} bought

I bought two dozen pencils. - İki düzine kalem satın aldım.

He bought books at random. - O, rastgele kitap satın aldı.

satın al
{f} purchase

Many Americans protested the purchase of Alaska. - Birçok Amerikalı Alaska'nın satın alınmasını protesto ettiler.

At last, they purchased freedom with blood. - Nihayet, onlar kanla özgürlüğü satın aldı.

satın al
{f} purchasing

The Argentine president said that diabetes is a disease of people with high purchasing power. - Arjantin devlet başkanı şekerin yüksek satın alma gücü olan insanların bir hastalığı olduğunu söyledi.

Purchasing power has greatly fallen. - Satın alma gücü çok düştü.

satın al
{f} merchandising
satın al
{f} merchandised
satın al
{f} merchandise
satın al
{f} buy

Please do not buy it. - Lütfen onu satın alma.

I will only buy the car if they repair the brakes first. - Frenleri tamir ederlerse, arabayı satın alacağım.

satın al
{f} buying

I never go out without buying something. - Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.

I cannot afford buying a used car. - Kullanılmış bir araba satın alamam.