sarf

listen to the pronunciation of sarf
English - English

Definition of sarf in English English dictionary

Sarf London
South London
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Hile
(Osmanlı Dönemi) (C.: Süruf) Harcama, masraf, gider
(Osmanlı Dönemi) Gr: Bir lisanı meydana getiren kelimelerin değişmesinden, birbirinden türemesinden bahseden ilim şubesi. Kelime bilgisi. Kelime şekli bilgisi. Morfoloji. Tasrif çeşitlerini, isim ve fiil nevilerini öğreten ilim
(Osmanlı Dönemi) Farz
(Osmanlı Dönemi) Para bozma
(Osmanlı Dönemi) Fazl
(Osmanlı Dönemi) Men etme. Bir kimseyi yolundan ve işinden ayırıp başka tarafa yöneltme
Dil bilgisi, yapı bilgisi
(Osmanlı Dönemi) harcama, masraf, gider; (gramer) bir dili meydana getiren kelimelerin değişmesinden, birbirinin türemesinden bahseden ilim dalı, kelime bilgisi morfoloji, fiil çekimlerini, isim ve fiil çeşitlerini öğreten ilim
Dil bilgisi
Harcama, tüketme
Harcama, tüketme, kullanma, masraf etme
sarf etmek
Kullanmak
sarf etmek
Tüketmek, harcamak: "Kocalar sabahtan akşama çalışıyor, fakat kendilerine beş para sarf edemiyorlar."- H. E. Adıvar
SARF U NAHİV
(Osmanlı Dönemi) Dilbilgisi. Gramer
sarf etmek
Tüketmek, harcamak
English - Turkish

Definition of sarf in English Turkish dictionary

sarf etmek
Bir şeyi onda olduğu halde o eşyayı para harcamak için almak