salınma

listen to the pronunciation of salınma
Turkish - English
swing
(Havacılık) hunt
(Kimya) oscillation
sal
raft

The boys built a raft. - Çocuklar bir sal yaptı.

Tom floated down the river on a raft. - Tom bir sal üzerinde nehirden aşağı süzülüyordu.

salınmak
sway
sal
ferry
salınmak
wave
salınmak
reel
salınmak
jiggle
sal
emit
sal
timber hitch
salınmak
roll
salınmak
dawdle
salınmak
meander
sal
mantilla
sal
float

Tom floated down the river on a raft. - Tom bir sal üzerinde nehirden aşağı süzülüyordu.

Tom floated downstream on a raft. - Tom bir salla akıntı yönünde batmadan yüzdü.

sal
prov. coffin
sal
mug

The mayor of Naples has apologised to a US tourist who was beaten up by local residents shortly after he was mugged. - Napoli belediye başkanı, saldırıya uğradıktan kısa bir süre sonra yerel halk tarafından dövülen bir Amerikalı turistten özür diledi.

Mary was mugged on her way home. - Mary eve giderken saldırıya uğrayıp soyuldu.

salınmak
swing
salınmak
to be sent to, be dispatched to
salınmak
(for something) to be added to (a food). salına salına yürümek to walk with a swaying movement
salınmak
to sway; to oscillate
salınmak
(for an animal) to be put out to pasture in (a place); (for something) to be channeled or directed into (a place)
salınmak
oscillate
salınmak
sweep
salınmak
(for something) to be lowered into (a place)
salınmak
balance
salınmak
to swing, to wave; to sway; to oscillate
Turkish - Turkish
Salınmak işi
(Osmanlı Dönemi) ÇAM
SAL
(Osmanlı Dönemi) f. Sene, yıl
SAL
(Hukuk) Yıl, içinde bulunulan yıl
sal
At arabası üzerine saman taşımak için uzun ağaç kalaslarla kurulan düzenek
sal
Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı: "Dalgaları ufukları örten bir denizde, küçük bir sal parçası üstünde bir boraya mı tutulduk?"- Y. K. Karaosmanoğlu
sal
Tabut
sal
Birçok kalın direk yan yana bağlanarak yapılan, düz ve korkuluksuz deniz veya ırmak taşıtı
sal
ırmağın üstünden aktığı büyük yassı taş
sal
Yıl, sene
sal
ince büyük yüzeyli taş
salınmak
Salmak işine konu olmak
salınmak
Yürürken uyumlu hareketlerle hafifçe bir yandan bir yana eğilmek
English - Turkish

Definition of salınma in English Turkish dictionary

SAL
(Askeri) hafif silahlar dolabı (small arms locker)
Sal
{i} kimyasal tuz
Sal
{i} tuz [kim.]
Sal
tuz
salınma
Favorites