sahip olan

listen to the pronunciation of sahip olan
Turkish - English
possessive
owning
blessed with
having
havıng
sahip ol
had

He is the only son that we have ever had. - O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat.

In the contest he fully displayed what ability he had. - O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

sekiz parçaya sahip olan
eightfold
sahip ol
got possession of
sahip ol
have

You ought to have the courage to speak out what you believe to be right. - Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.

It is believed that whales have their own language. - Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.

sahip ol
possess

Man is the only animal that possesses language. - İnsan dile sahip olan tek hayvandır.

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

I count myself lucky in having good health. - İyi bir sağlığa sahip olduğum için, kendimi şanslı sayıyorum.

Tom didn't like not having enough money. - Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
aynı en son varış gününe (LAD) sahip olan kuvvetlerin intikal önceliği; öncelik;
(Askeri) movement priority for forces having the same latest arrival date (LAD); priority; progressive routing indicator
ağacın karekteristik yapısına sahip olan
dendriform
tercih hakkına sahip olan
(Ticaret) preferential
yedi değere sahip olan
heptavalent