sahip olan

listen to the pronunciation of sahip olan
Turkish - English
possessive
owning
blessed with
having
havıng
sahip ol
had

I have more money than I had last year. - Geçen yıl sahip olduğumdan daha fazla param var.

In the contest he fully displayed what ability he had. - O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.

sekiz parçaya sahip olan
eightfold
sahip ol
got possession of
sahip ol
have

With Windows, you have to have extensions or it won't read your files. - Windows ile eklentilere sahip olmak zorundasın,yoksa o dosyalarını okumaz.

You ought to have the courage to speak out what you believe to be right. - Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.

sahip ol
possess

Someday, I would like to possess a sailboat. - Günün birinde, bir yelkenliye sahip olmak istiyorum.

Happiness isn't merely having many possessions. - Mutluluk sadece birçok mala sahip olmak değildir.

sahip ol
get possession of
sahip ol
{f} having

I like having plenty to do. - Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.

Not wanting is the same as having. - İstemek sahip olmakla aynı değildir.

sahip ol
has
sahip ol
{f} possessed
aynı en son varış gününe (LAD) sahip olan kuvvetlerin intikal önceliği; öncelik;
(Askeri) movement priority for forces having the same latest arrival date (LAD); priority; progressive routing indicator
ağacın karekteristik yapısına sahip olan
dendriform
tercih hakkına sahip olan
(Ticaret) preferential
yedi değere sahip olan
heptavalent