sagliksiz

listen to the pronunciation of sagliksiz
Turkish - English

Definition of sagliksiz in Turkish English dictionary

sağlıksız
{s} unhealthy

Is eating red meat unhealthy? - Kırmızı et yemek sağlıksız mıdır?

This food is unhealthy. - Bu yiyecek sağlıksız.

sağlıksız
unsanitary
sağlıksız
ill
sağlıksız
unhealthy, ill; unhealthy, insanitary; unreliable, wrong
sağlıksız
insalubrious
sağlıksız
insanitary
sağlıksız
dodgy
sağlıksız
sickly
sağlıksız
unwholesome
sağlıksız
(something) which has not been properly thought out; poorly planned
sağlıksız
unreliable, untrustworthy
sağlıksız
unsound
sağlıksız
sickly, ailing, (someone) who has poor health
sağlıksız
shaky
sağlıksız
wrong

I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me. - Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.

sağlıksız
poor health
sağlıksız
rundown
sağlıksız
poor

You probably smoke drugs. It makes you poorer. - Muhtemelen uyuşturucu kullanıyorsunuz. Bu sizi daha sağlıksız yapar.

sağlıksız
valetudinarian
sağlıksız
bad

I felt bad, so I was admitted into the hospital. However, it turned out that there was nothing really wrong with me. - Kötü hissediyordum, bu yüzden hastaneye kabul edildim. Fakat bende gerçekten sağlıksız bir şey olmadığı anlaşıldı.

sağlıksız
frail
sağlıksız
sallow
sağlıksız
unhealthful
sağlık
health

A healthy man does not know the value of health. - Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.

For health and pleasure! - Sağlık ve lezzet için!

sağlık
sanitary

Sanitary conditions in the refugee camps were terrible. - Mülteci kamplarındaki sağlık koşulları çok kötüydü.

sağlık
welfare
sağlık
sense of well being
sağlık
fitness
sağlık
well being
sağlık
sanitarian
sağlık
healthy

A carrot is a healthy snack. - Havuç sağlıklı bir aperatiftir.

A healthy man does not know the value of health. - Sağlıklı olan adam sağlığın değerini bilmez.

sağlık
curative
sağlık
wellness
sağlık
medical

It would be unethical for me to tell you about Tom's medical problems. - Tom'un sağlık problemlerini sana anlatmak etik olmazdı.

I doubt that Tom had to sell his car in order to raise money for medical expenses. - Tom'un sağlık giderlerini karşılamak için arabasını satmak zorunda kaldığından şüpheliyim.

sağlık
hygienic
sağlık
soundness
sağlık
healthiness
sağlık
salubrity
sağlık
healthcare

Some healthcare workers spend more time doing paperwork than taking care of patients. - Bazı sağlık çalışanları hastalara bakmak yerine evrak işleri yaparak daha çok zaman geçirmektedirler.

Sağlık
(Tıp) tonicity
sağlık
health; sanitary
sağlık
wellbeing
Turkish - Turkish

Definition of sagliksiz in Turkish Turkish dictionary

sağlıksız
Sağlık durumu iyi olmayan, sağlığı bozuk, sıhhatsiz
sağlıksız
Sağlam, doğru, güvenilir olmayan
sağlık
Vücudun iyi veya kötü olması durumu
sağlık
Vücudun hasta olmaması durumu, vücut esenliği, esenlik, sıhhat
sağlık
Sağ, canlı, diri olma durumu
sağlık
bakınız: salık
sağlık
Sağ, canlı, diri olma durumu: "Aradan dört beş yıl geçince bir yerden de haber gelmeyince sağlığından umutlarını kesmişler."- M. Ş. Esendal. bakınız salık