sınırlanmış

listen to the pronunciation of sınırlanmış
Turkish - English
confined
limited
terminate
limitation
bordered

The path is bordered with hedges. - Yol çitlerle sınırlanmıştır.

Mexico is bordered on the north by the United States. - Meksika kuzeyde Abd tarafından sınırlanmıştır.

delimited
circumscribed
bounded by
scanty
sınırla
restrict

Entrance is restricted to those above 18. - Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.

Restrictive practices can be damaging for industries. - Sınırlayıcı uygulamalar sanayiler için zararlı olabilir.

sınırla
delimit
sınırla
{f} border

Exporting is a commercial activity which transcends borders. - İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.

All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations. - Bütün ülkelerin sınırları dahilinde her insan gurubuyla ilgili tarihi eserleri korumak ve bunları gelecek nesillere aktarmak için bir sorumluluğu vardır.

sınırla
(Bilgisayar) limit to
sınırla
(Bilgisayar) limited to
sınırla
localise
sınırla
circumscribe
sınırla
{f} localized

The firemen localized the fire. - İtfaiyeciler yangını sınırladılar.

sınırla
{f} bordering
sınırla
{f} delimited
sınırla
circumscribed
sınırla
{f} limit

Tom doesn't actually live within Boston city limits. - Tom aslında Boston şehri sınırları içinde yaşamıyor.

The limits of my language mean the limits of my world. - Benim dil sınırlarım benim dünyamın sınırları anlamına gelir.

sınırla
limited

Those children have limited verbal skills. - Şu çocuklar sözlü becerilerini sınırladı.

Our freedoms are being limited. - Özgürlüklerimiz sınırlanıyor.

sınırla
limiting

Renewable energy is essential for limiting the increase of the global temperature. - Yenilenebilir enerji, küresel sıcaklık artışını sınırlamak için gereklidir.

sınırla
restricted

Entrance is restricted to those above 18. - Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.

Freedom of speech was tightly restricted. - İfade özgürlüğü ciddi şekilde sınırlandı.

Turkish - Turkish
kısıtlı