sürgünde

listen to the pronunciation of sürgünde
Turkish - English
in exile
banished from one's home, forced to live in a foreign country
sürgün
(Hukuk) exile

Santa Ana was living in exile in Cuba. - Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

sürgünde hükümet
(Hukuk) government in exile
sürgünde yaşama
exile
sürgün
deportation
sürgün
banishment, exile; deportation; diarrhoea, diarrhea; shoot, sucker, sprout, offshoot
sürgün
{i} spray
sürgün
banish

Napoleon was banished to Elba in 1814. - Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.

sürgün
twing
sürgün
exiled

He was exiled to an island for the crime of high treason. - O, vatana ihanet suçundan bir adaya sürgün edildi.

He was exiled from his own country. - Kendi ülkesinden sürgün edildi.

sürgün
(Politika, Siyaset) deported

Neither Tom nor Mary has been deported. - Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.

sürgün
diarrhoea
sürgün
sucker
sürgün
sprout
sürgün
shoot
sürgün
offshoot
sürgün
transportation
sürgün
banishment
sürgün
outlaw
sürgün
(bitki) tiller
sürgün
deportee
sürgün
place of exile
sürgün
expatriation
sürgün
spine
sürgün
proscription
sürgün
expellee
sürgün
outlawry
sürgün
bud
sürgün
diarrhea
sürgün
relegation
sürgün
transport
sürgün
outgrowth
sürgün
(an) exile
sürgün
twig

The tree has too many twigs and branches. - Ağacın pek çok sürgünleri ve dalları vardır.

sürgün
shoot; sucker (of a plant)
sürgün
ostracism

In 508BC, the ruler of Athens, Cleisthenes established ostracism to prevent the appearance of a tyrant. - Milattan önce 508 yılında , Atina hükümdarı Kleistenes bir tiran görünümünü önlemek için sürgün kurdu.

sürgün
exile, banishment
sürgün
growth
Turkish - Turkish

Definition of sürgünde in Turkish Turkish dictionary

Sürgün
linet
Sürgün
(Hukuk) NEFİ
sürgün
Bir bitkide yeni süren filiz. İshal, ötürük, iç sürme, amel
sürgün
İshal, ötürük, iç sürme, amel
sürgün
Bu biçimde sürülmek işi ve bu işin sonucu, nefiy
sürgün
Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse, menfi
sürgün
Bir kimsenin sürüldüğü yer
sürgün
Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse, menfi: "Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz."- R. H. Karay
sürgün
Bu biçimde sürülme işi ve bu işin sonucu, nefiy: "Sürgün benim için ölüm gibi bir şey olmuştu."- R. N. Güntekin
sürgün
Bir kimsenin sürüldüğü yer: "Sürgünlerde çile dolduruyordu en güzel yaşında."- Y. Z. Ortaç
sürgün
Bir bitkide yeni süren filiz
sürgünde
Favorites