söyle!

listen to the pronunciation of söyle!
Turkish - English
{f} said

It doesn't matter what he said. - Söylediği şeyin hiçbir önemi yok.

I remember what he said. - Onun ne söylediğini hatırlıyorum.

spit it out !
told

My father told me not to read a book in my bed. - Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.

He told me that his father was dead. - O bana babasının öldüğünü söyledi.

told to
say

I've got nothing to say to him. - Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Some doctors say something to please their patients. - Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler.

confide

Tom said I looked confident. - Tom kendimden emin göründüğümü söyledi.

This is confidential, I can only tell him personally. - Bu gizli, sadece ona kişisel olarak söyleyebilirim.

tell

Could you please tell me why you love her? - Onu neden sevdiğini lütfen bana söyler misin?

Please tell me where you will live. - Lütfen bana nerede yaşayacağını söyle.

{f} saying

He received a telegram saying that his mother had died. - O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı.

He began by saying that he would not speak very long. - O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.

dictate
mouth

Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him. - Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.

Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened. - Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.

apprise
told#to
spit it out
toldto