ruhsatı

listen to the pronunciation of ruhsatı
Turkish - English

Definition of ruhsatı in Turkish English dictionary

ruhsat
license

Do you have a fishing license? - Balıkçılık ruhsatınız var mı?

I was fined for fishing without a license. - Ruhsatsız balık avlamaktan ceza yedim.

ruhsat
permit

I have a permit for this gun. - Bu silah için bir ruhsatım var.

ruhsat
warrant
ruhsat
concession
ruhsat
{i} permission
hükümet ruhsatı
(Ticaret) government license
ruhsat
(Otomotiv) registration

Could you show me your license and registration, please? - Lütfen, bana ehliyetinizi ve ruhsatınızı gösterir misin?

Please show me your license and registration. - Lütfen bana ehliyetinizi ve ruhsatınızı gösterin.

ruhsat
(Kanun) liberty
ruhsat
letters patent
ruhsat
(Hukuk) licence

I've got a provisional licence. - Ben geçici bir ruhsat aldım.

ruhsat
(Kanun) letter patent
ruhsat
letter
ruhsat
official permission
ruhsat
royalty
avukatlık ruhsatı
attorney's license
bina yapı ruhsatı
building permit
bina yapı ruhsatı
construction permit
ruhsat
government license
silah ruhsatı
gun license
araba ruhsatı
vehicle licence
araba ruhsatı
(Argo) rego
arama ruhsatı
(Hukuk) exploration license
arama ruhsatı
exploration licence
avukat ruhsatı
attorney's certificate
defin ruhsatı
inhumation license
defin ruhsatı
death certificate
evlenme ruhsatı
marriage licence
faaliyet ruhsatı
(Sigorta,Ticaret) operating license
inşaat ruhsatı
building license
inşaat ruhsatı
building permit
içki satma ruhsatı
off licence [Brit.]
içki satma ruhsatı
off license
işletme ruhsatı
(Hukuk) operating license
kullanma ruhsatı
licence license to use
maden ruhsatı
(Ticaret) mining licence
maden ruhsatı
(Ticaret) mining permit
maden ruhsatı
mining license
meslek ruhsatı
professional licence license
ruhsat
pass
ruhsat
certificate
ruhsat
logbook
ruhsat
(written) permit or license
ruhsat
certification
ruhsat
permission, licence, license
ruhsat
licence [Brit.]
ruhsat
authorization
ruhsat
imprimatur
ruhsat
leave
ruhsat
concessionairy
ruhsat
permission, authorization (given, in most cases, by a government authority)
sevkiyat ruhsatı
(Ticaret) shipping permit
silâh ruhsatı
gun license
yıkım ruhsatı
demolition permit
çerçeve ruhsatı
open licence
üretim ruhsatı
manufacturing licence
üretim ruhsatı
industrial licence
Turkish - Turkish

Definition of ruhsatı in Turkish Turkish dictionary

RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) Kolaylık
RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) Genişlik
RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) Fık: Kulların özürlerine mebni, kendilerine bir suhulet ve müsaade olmak üzere, ikinci derecede meşru' kılınan şeydir. Sefer halinde Ramazan-ı Şerif orucunun tutulmaması gibi. Vuku' bulan ikraha mebni, birisinin malını itlaf etmek de bu kabildendir ki, bu halde bu itlaf hakkında bir ruhsat-ı şer'iyye bulunmuş olur. Bir hâdisede, azîmet ile ruhsat içtima' edince, azîmet tarikını iltizam etmek, bir takva nişanesi sayılır. (Bak: Azîmet)
RUHSAT
(Osmanlı Dönemi) (C.: Ruhas-Ruhsat) İzin, müsaade
RUHSÂT
(Osmanlı Dönemi) (Ruhsat. C.) Ruhsatlar, müsaadeler, izinler
arama ruhsatı
Yer altındaki maden ve petrol arama işleri için verilen izin
defin ruhsatı
Ölünün gömülmesi için belediye veya hükûmet doktorundan alınan izin
ruhsat
İzin, müsaade
ruhsat
İzin belgesi, ruhsatname
ruhsat
İzin, müsaade. İzin belgesi, ruhsatname: "Belediye doktoru tarafından tasdik edilerek gömülmesine ruhsat verilir."- H. R. Gürpınar
satış ruhsatı
Bir malın satılmasına ilişkin izin belgesi
çalışma ruhsatı
Çalışma izni
ruhsatı
Favorites