renksiz

listen to the pronunciation of renksiz
Turkish - English
colorless

Colorless green ideas sleep furiously. - Renksiz yeşil fikirler öfkeli bir şekilde uyur.

Colorless green ideas sleep furiously. - Renksiz yeşil fikirler öfkeli uyur.

{s} colourless

I can't imagine how much more colourless life would be without multiple languages. - Yaşamın birçok dil olmadan ne kadar fazla renksiz olacağını düşünemiyorum.

monochrome
(Kimya) acetal
neutral
toneless
wishywashy
wishy-washy
nondescript, lackluster, characterless, toneless, styleless
sallow
uncoloured [Brit.]
dull
pale; faded
colourless [Brit.]
colorless; uncolored; achromatic
colourless, colorless, pale; dull, dead, uninteresting, boring, colourless, colorless
opaque
uncolored
(someone) who has no particular opinions concerning a matter; (someone) who conceals his true opinions or beliefs about a matter
pale
unstained
uncoloured
dead
achromatic
hueless
achromic
monocroma
(Tıp) achromatous
drip
wishy washy
(Anatomi) acromation
bloodless
renk
{i} colour

Green is my favourite colour. - Yeşil, benim en sevdiğim renktir.

All the colours of the rainbow are black. - Gökkuşağının bütün renkleri siyahtır.

renk
{i} color

The rainbow has seven colors. - Gökkuşağı yedi renklidir.

We have the extra-large size, but not in that color. - Büyük bedenimiz var, ama o renk mevcut değil.

renksiz ekran
(Bilgisayar,Televizyon) black and white display
renksiz mercek
achromatic lens
renksiz bir biçimde
colorlessly
renksiz bir likör
kummel
renksiz bir şekilde
colorlessly
renksiz cam
colorless glass
renksiz görüntü
(Tekstil) achromatic vision
renksiz olarak
achromatically
renksiz olarak
bloodlessly
renksiz ve kristalli
(Kimya) acetamide
renksiz vernik
colorless lacquer
renksiz vernik
clear varnish
renk
{i} flush
renk
hue
renk
(Bilgisayar) colors

The hill glows with autumnal colors. - Tepe sonbahar renkleri ile parlıyor.

How many colors do you see in the rainbow? - Gök kuşağında kaç tane renk görüyorsun?

renk
cab colour
renk
tinction
renk
{i} tint
Renk
(Tıp) colo r
renk
color; hue; coloring
renk
tincture
renk
(someone's) true colors; (someone's) true nature; (someone's) true opinions or beliefs
renk
complexion
renk
colour [Brit.]
renk
coloring
renk
colouring [Brit.]
renk
color (colour)
renk
color, character, quality, tone, complexion
renk
colour, color
renk
choromo
renk
{i} colouring
renk
dye

I wouldn't have dyed my hair that color. - Ben saçımı o renk boyatmazdım.

What color do you want to dye your hair? - Saçını boyamak için ne renk istersin?

Turkish - Turkish
Davranış ve düşünce yönünden belli bir niteliği olmayan
Gereği gibi rengi olmayan, solgun görünen, soluk: "Bu sabah Munise biraz hasta ve renksiz uyandı."- R. N. Güntekin
Rengi olmayan
Davranış ve düşünce yönünden belli bir niteliği olmayan: "Geriye kalan üç dört yolcuya gelince bunlar lalettayin ve renksiz insanlardı."- F. F. Tülbentçi
Rengi olmayan: "Islak topraklardan renksiz dumanlarla beraber keskin bir toprak kokusu yükseliyor."- H. E. Adıvar
Gereği gibi rengi olmayan, solgun görünen, soluk
BOYASIZ
RENK
(Osmanlı Dönemi) Bulanık su
Renk
nukbe
Renk
(Osmanlı Dönemi) SEBİR
Renk
(Osmanlı Dönemi) GUN
Renk
(Osmanlı Dönemi) NECR
Renk
(Osmanlı Dönemi) BÂC
Renk
(Osmanlı Dönemi) SEHANE
Renk
boya
renk
Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum: "Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu, Amerikan boksörlerine benziyordu."- A. Gündüz
renk
Nitelik
renk
Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum
renk
Nitelik, özellik, ölçü
renksiz
Favorites