ready to come; complaisant; fond

listen to the pronunciation of ready to come; complaisant; fond
English - Turkish

Definition of ready to come; complaisant; fond in English Turkish dictionary

coming
geliş

Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum. - I'm looking forward to your coming to Japan.

Hepimiz onun gelişini gördük, değil mi? - We could all see it coming, couldn't we?

coming
önümüzdeki

Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek. - Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.

Tom önümüzdeki pazartesi geliyor. - Tom is coming next Monday.

coming
başarılı

Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor. - A successful local boy is coming home.

coming
gelecek

O bu akşam gelecek mi? - Will he be coming this evening?

O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek. - He will be coming to see me this afternoon.

coming
gelen

Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum. - I heard a strange noise coming from Tom's room last night.

Merdivenlerden yukarı gelen birisi var. - There's somebody coming up the stairs.

coming
varış
coming
ilerleyen
coming
{f} gel

Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet. - Please pardon me for coming late.

Babası gelmeyecek, o çok meşgul. - Her dad won't be coming, he is very busy.

coming
gelmekte olan
coming
{i} gelme

Dün onun gelmesini ne önledi? - What prevented her from coming yesterday?

Babası gelmeyecek, o çok meşgul. - Her dad won't be coming, he is very busy.

coming
istikbal vaat eden
coming
(isim) geliş, yaklaşma, varış, gelme
coming
yaklaşan

Yaklaşan üç günlük tatili nasıl geçireceksin? - How will you spend the coming three-day holiday?

Yaklaşan bir doğum günüm var. - I've got a birthday coming up.

coming
{i} geliş, yaklaşma
coming
dili sosyeteye takdim ediliş
coming
gelen gelecek
English - English
coming