I'm still willing to do that for free.
 - Onu hala bedava yapmaya razıyım.
I'm not willing to pay such a high price.
 - Böyle yüksek bir bedel ödemeye razı değilim.
I'll be happy to comply.
 - Razı olmaktan mutlu olacağım.
Poppy seed muffins are her favorites, but there are days when she must settle for blueberry.
 - Haşhaş tohumlu çörekler onun gözdesidir, ama onun yaban mersinine razı olmak zorunda olduğu günler vardır.