Genç insanlar popüler müzikten hoşlanır.
- Young people like popular music.
Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
- Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.
- Shark fin soup is very popular in China.
Yaygın görüşün aksine, Tom o kadar da saf değildir.
- Contrary to popular belief, Tom isn't that naive.
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
O genel okuyucular arasında popüler.
- He is popular among general readers.
O, sınıftaki en sevilen oğlan.
- He's the most popular boy in the class.
Japonya'da onun kadar sevilen başka hiçbir şarkıcı yok.
- No other singer in Japan is as popular as she.
1960'larda halk müziği çok popülerdi.
- In the 1960s, folk music was very popular.
Lorelei bir popüler Alman halk şarkısıdır.
- Die Lorelei is a popular German folk song.
Genellikle eğitimli insanlarda olduğu gibi o klasik müziği popüler müzikten daha çok seviyor.
- As is often the case with educated people, he likes classical music better than popular music.
Roger Miller'ın Dang Me'si Amerikan folk müziği fanatikleri arasında ve popüler müzik fanatikleri arasında da bir liste başıydı. O miyonlarca adet sattı.
- Roger Miller's Dang Me was a hit with country music fans and with popular music fans too. It sold millions of copies.
Organizers in city formed a Popular Committee Against the Fertilizer Factory: Şehirdeki organizatörler gübre fabrikasına karşı bir Halk Komitesi oluşturdular.
Film ona büyük popülerlik kazandırdı.
- The movie gained her great popularity.
Bu film büyük popülerlik kazandı.
- This movie has won great popularity.
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
- The city is gaining popularity as a major tourist destination.
Onun popülaritesi azalıyor.
- His popularity is waning.
Aktör, popülaritesinin doruğunda öldü.
- The actor died at the height of his popularity.
The commonly held in popular estimation are greatest at a distance. - John Henry Newman.
Homilies are plain popular instructions. - Richard Hooker.
Such popular humanity is treason. - Joseph Addison.
The smallest figs, called popular figs, . . . are, of all others, the basest and of least account. - Holland?.
Walls are very big these days.
- Walls are very popular these days.
It's very big these days.
- It's very popular these days.
Fizzy water isn't very popular in America.
- Fizzy water isn't very popular in the United States.
Fizzy water isn't very popular in the United States.
- Fizzy water isn't very popular in America.
... choosing possible extensions and the most popular are put ...
... I feel popular. ...