Turkish - English
Definition of pirinç in Turkish English dictionary
- rice
The rice crop is large this year.
-Pirinç hasatı bu yıl büyük.
I usually eat rice with chopsticks.
-Pirinç pilavını genellikle çubuklarla yerim.
- brass
The five yuan coins are brass, and the ten yuan coins are made out of bronze.
-Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.
Brass is an alloy of copper and zinc.
-Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.
- the rice plant
- brazen
- rice (in the form of uncooked grains)
- bell metal
- (Tabiat Doğa) (mineral, maden) [syn.: pirinç, sarı bakır] brass
- yellow metal
- chip
- expand
- rice plant
- paddy
- the rice
- rice of
- uncooked rice
- pirinç madeni
- brass hardware
- pirinç pilavı
- rice pilaf
- pirinç rakısı
- rice raki
- pirinç boru
- brass pipe
- pirinç gibi
- brassy
- pirinç işçisi
- brazier
- pirinç kaplama
- brass plating
- pirinç kaynak
- brazing
- pirinç kâğıdı
- rice paper
- pirinç levha
- brass plate
- pirinç sac
- sheet brass
- pirinç tarlası
- rice paddy
- pirinç tarlası
- rice swamp
- pirinç unu
- rice flour
- pirinç unu
- ground rice
- pirinç örgüsü knitting that has been done using
- a moss stitch
- pirinç üflemeli çalgılar
- the brass
- esmer pirinç
- (Gıda) brown rice
- kahverengi pirinç
- brown rice
- altın taklidi pirinç
- ormolu
- altın ve pirinç karışımı
- talmi gold
- beyaz pirinç
- white brass
- eski pirinç eşyada oluşan yeşil pas
- patina
- kargo pirinç
- (Tarım) cargo rice
- kırmızı pirinç
- red brass
- kızıl pirinç
- red brass
- sarı pirinç
- yellow brass
- yaldızlı pirinç
- vermeil
- yaldızlı pirinç
- ormolu
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of pirinç in Turkish Turkish dictionary
- Buğdaygillerden, kökleri bol su içinde yetişen bir bitki (Oryza sativa)
- Bakıra çinko katılarak elde edilen sarı renkte bir alaşım
- Buğdaygillerden, kökleri bol su içinde yetişen bir bitki
- Bakıra çinko katılarak elde edilen sarı renkteki alaşımların genel ismi
- Bu bitkinin besin olarak kullanılan tanesi
- Bu alaşımdan yapılmış
- Buğdaygillerden, kökleri bol su içinde yetişen bir bitki (Oryza sativa): "Oradaki uçsuz bucaksız pirinç bataklıklarının sahibidir."- R. N. Güntekin
- düğü
- (Osmanlı Dönemi) RÜZZ
- dügü
- erz
- pirinç pilavı
- Pirinç ile yapılan pilâv
- pirinç taneleri
- Güneş'in küresinin Yer'den görünen yüzündeki tanecikler
- pirinç unu
- Kurutulmuş pirinç tanelerinin öğütülmesiyle elde edilen un
- pirinç çorbası
- Pirinç ile pişirilen çorba
- pirinç örgü
- İlmekleri bir ters bir düz örüp arka sırayı da buna uygun örme biçimi
Related Terms
English - Turkish
Definition of pirinç in English Turkish dictionary
- pirinç nişastası
- (Gıda) Rice starch