O benim kişisel kullanımım için.
- Es ist für meinen persönlichen Gebrauch.
Bizzat gitsen iyi olur.
- You had better go in person.
Bizzat git ve onunla görüş.
- Go and see him in person.
Tom oraya bizzat kendisi gitti.
- Tom went there in person.
Tom'un Mary'yle yakın ilişkisi vardı.
- Tom was intimate with Mary.
Sami ve Leyla yakın bir ilişki yaşıyorlardı.
- Sami and Layla were having an intimate relationship.
Senin adına birini göndermek yerine, sen gitsen ve şahsen konuşsan daha iyi olur.
- Instead of sending somebody on your behalf, you had better go and speak in person.
Onu şahsen görmeye gidersen, o memnun olur.
- She will be glad if you go to see her in person.
I'm afraid you'll have to go in person.
- Ich fürchte, dass du persönlich vorbeigehen musst.
He went there in person.
- Er ging persönlich hin.