O benim kişisel kullanımım için.
- Es ist für meinen persönlichen Gebrauch.
Bizzat gitsen iyi olur.
- You had better go in person.
Bizzat git ve onunla görüş.
- Go and see him in person.
Tom oraya bizzat kendisi gitti.
- Tom went there in person.
Tom'un Mary'yle yakın ilişkisi vardı.
- Tom was intimate with Mary.
Mary, Tom'un cep telefonuyla başka bir kadınla yakından konuşmasına kulak misafiri oldu.
- Mary overheard Tom talking intimately to another woman on his mobile phone.
Tom bize şahsen geleceğini söyledi.
- Tom told us that he'd come in person.
Sen en iyisi git ona şahsen teşekkür et.
- You had better go and thank her in person.
He went there in person.
- Er ging persönlich hin.
The governor appeared on TV in person.
- Der Gouverneur erschien persönlich im Fernsehen.