English - Turkish
Definition of past participle of excite in English Turkish dictionary
- excited
- {s} heyecanlı
O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
-I was so excited that I could not fall asleep.
Bir şey yiyemeyecek kadar çok heyecanlıyım.
-I'm too excited to eat anything.
- excited
- {s} telaşlı
- excited
- {f} heyecanlandır
Kanın görünüşü onu heyecanlandırdı.
-The sight of blood made her excited.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
-The game excited lots of people.
- excited
- {s} coşkulu
Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
-There were a lot of excited fans in the stadium.
- excited
- (Tıp) Tahrik edilmiş, uyartılmış
- excited
- {s} hararetli
- excited
- {f} uyar
- excited
- {s} uyarılmış
- excited
- {f} heyecanlandır: adj.heyecanlı
- excited
- uyarık
- excited
- {s} heyecanlanmış
Tom bir şeyden heyecanlanmıştı.
-Tom was excited about something.
Sen çok heyecanlanmış olmalısın.
-You must be very excited.
- excited
- eksite
- excited
- {f} uyar: adj.uyarılmış
- excited
- (Fizik) ikaz edilmiş
- excited
- heyecanlandırılan
Related Terms
English - English
Definition of past participle of excite in English English dictionary
- excited
- past participle of
- awoken
- past participle of
- unfastened
- past participle of
- unblocked
Related Terms
past participle of excite
Hyphenation
past par·ti·ci·ple of ex·citePronunciation
Resimler
History
Favorites