Today is our day to shine.
 - Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
The sun shone brightly.
 - Güneş parlak bir şekilde parladı.
The stars shone all the time.
 - Yıldızlar her zaman parladı.
There's no way to polish a hedgehog.
 - Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
Tom asked me to polish his shoes.
 - Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
Give my shoes a good shine.
 - Ayakkabılarımı iyice parlat.
She had her shoes shined.
 - O, ayakkabılarını parlattı.
Her eyes sparkled like diamonds.
 - Onun gözleri elmas gibi parladı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
 - Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
That blue-white shining star is Sirius.
 - O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
That actress is the shining star in the company.
 - O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.
Today is our day to shine.
 - Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
The logs flamed brightly.
 - Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.