Yarın bu vakitte ailesiyle konuşuyor olacak.
- Domani a quest'ora starà parlando con la sua famiglia.
O, sanki bir uzmanmış gibi konuşuyor.
- Parla come se fosse un esperto.
After the death of Caesar, a comet shone for seven days.
- Sezar'ın ölümünden sonra, bir kuyruklu yıldız yedi gün boyunca parladı.
The sun shone brightly.
- Güneş parlak bir şekilde parladı.
Give my shoes a good shine.
- Ayakkabılarımı iyice parlat.
She had her shoes shined.
- O, ayakkabılarını parlattı.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
That blue-white shining star is Sirius.
- O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
We saw the first star shining in the sky.
- Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.