oversight; watch; inspection; supervision

listen to the pronunciation of oversight; watch; inspection; supervision
English - Turkish

Definition of oversight; watch; inspection; supervision in English Turkish dictionary

surveillance
{i} gözetim

Polisler Tom'u gözetim altına aldılar. - The police have Tom under surveillance.

Dan'ı izleyen bir gözetim ekibi vardı. - There was a surveillance team watching Dan.

surveillance
{i} gözetleme

Tom gözetleme kamerasını fark etmedi. - Tom didn't notice the surveillance camera.

Bu gözetleme kamerası bizim sessiz tanığımızdır. - This surveillance camera is our silent witness.

surveillance
{i} izleme
surveillance
keşif
surveillance
gözaltı
surveillance
sürveyans
surveillance
surveillant nezaretçi
surveillance
nezaret altında
surveillance
(Askeri) MURAKABE: Bir program veya faaliyet sahasının bu hususta mevcut bilgiyi arttırmak veya icabında tedbir almak maksadıyla yakından veya dikkatle tetkiki
surveillance
nöbetçi öğretmen
surveillance
gözaltında tutma
surveillance
(Avrupa Birliği) gözetme, nezaret, denetleme, teftiş
surveillance
(Sosyoloji, Toplumbilim) gözetim [foucault]
surveillance
{i} (birinin faaliyetlerini) gizlice izleme
surveillance
göz hapsinde tutan kimse
surveillance
{i} nezaret

Biz onları nezaret altına aldık. - We had them under surveillance.

Biz seni nezaret altına aldık. - We had you under surveillance.

surveillance
under surveillance gözaltında
English - English
surveillance
oversight; watch; inspection; supervision
Favorites