Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
 - His manners are not those of a gentleman.
O, mükemmel bir centilmendir.
 - He is a perfect gentleman.
Tom'un her inçi bir beyefendi idi.
 - Tom was every inch a gentleman.
O, Amerikalı bir beyefendi değil mi?
 - Isn't he an American gentleman?
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
 - I met a certain gentleman at the station.
O mükemmel bir beyefendi.
 - He is a perfect gentleman.
Gerçek bir beyefendi bir bayanı bekletmemeli.
 - A true gentleman must not keep a lady waiting.
Bay Hawk, kibar bir beyefendidir.
 - Mr Hawk is a kind gentleman.
Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
 - You're a gentleman and a scholar.
Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
 - He described the man as a model gentleman.
Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.
 - The gentleman was killed by a slave in revolt.