Bir keresinde babanla karşılaştım.
- I met your father once.
Bir keresinde bir panda gördüm.
- I have seen a panda once.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Birdenbire, o konuştu.
- All at once, he spoke out.
Senin bir defa televizyona çıktığını hatırlıyorum.
- I remember you appeared on television once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Onu bir zamanlar trende gördüm.
- I have seen him once on the train.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I met him once when I was a student.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz.
- He doesn't behave himself once he's drunk.
Çocukların olur olmaz anlayacaksın.
- You'll understand once you have kids.