They don't seem to approve of the plan.
 - Planı onaylayacak gibi görünmüyorlar.
Tom certainly didn't approve of the way Mary was behaving.
 - Tom Mary'nin davranış biçimini kesinlikle onaylamadı.
Spain approved the treaty.
 - İspanya antlaşmayı onayladı.
Father will never approve of my marriage.
 - Babam, evliliğimi asla onaylamayacak.
I will call in order to confirm it.
 - Bunu onaylamak için arayacağım.
I can neither confirm nor deny this.
 - Ben bunu ne onaylayabilirim ne de inkar edebilirim.
Please endorse this check.
 - Lütfen bu çeki onayla.
More than one hundred nations have approved the treaty.
 - Yüzden fazla ulus antlaşmayı onayladı.
My mother finally approved of our plan.
 - Annem sonunda planımızı onayladı.
Validating an angry client's feelings is an effective way of defusing the situation.
 - Kızgın bir müşterinin duygularını onaylama durumun yatıştırılmasında etkili bir yoldur.
The spokesman confirmed that the report was true.
 - Sözcü raporun doğru olduğunu onayladı.
Tom's doubts have been confirmed.
 - Tom'un şüpheleri onaylandı.
Tom seems to be unwilling to acknowledge that Mary is a better swimmer than he is.
 - Tom Mary'nin ondan daha iyi bir yüzücü olduğunu onaylamak için isteksiz görünüyor.
Tom corroborated Mary's story.
 - Tom Mary'nin hikayesini onayladı.