occupy a room, lodge, dwell

listen to the pronunciation of occupy a room, lodge, dwell
English - Turkish

Definition of occupy a room, lodge, dwell in English Turkish dictionary

room
{i} oda

Bu oda uyumak için uygun değil. - This room is not suitable for sleeping.

Odanın etrafında koşma. - Don't run around in the room.

room
boşyer
room
{f} kalmak

Hangi odada kalmak istersiniz? - In which room would you like to stay?

room
mahal
room
(Bilgisayar) odası

Oturma odasında video oyunları oynarken annem bana onunla birlikte alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu. - When I was playing video games in the living room, Mother asked me if I would go shopping with her.

Bir otel odası rezervasyonu yaptınız mı? Henüz değil, üzgünüm. - Have you reserved a hotel room? Sorry, not yet.

room
meydan

Odadaki herkes ne meydana geldiğiyle ilgili sersemledi. - Everyone in the room was stunned by what happened.

room
fırsat
room
apartman

Apartmanında tek başına olduğunda, bağımsız hissedersin. Odanda tek başına olduğunda, özgür hissedersin. Yatağında tek başına olduğunda, yalnız hissedersin. - When you're alone in your apartment, you feel independent. When you're alone in your room, you feel free. When you're alone in your bed, you feel lonely.

room
yer

Televizyon için yer açmalısın. - You must make room for the television.

Arabanızda ayıracak yer var mı? - Is there any room to spare in your car?

room
pansiyon

Bir pansiyonda yaşıyorum. - I live in a rooming house.

room
ç.daire
room
olanak
room
{i} neden

Neden benim odamdasın? - Why are you in my room?

Neden bir odayı paylaşmıyoruz? - Why don't we share a room?

room
{i} boş yer

Herkes için yeterli boş yer var. - There's enough room for everybody.

room
{f} oturmak

O odada gerçekten oturmak istemiyorum. - I really don't want to sit in that room.

English - English
{f} room
occupy a room, lodge, dwell
Favorites