Turkish - English
Definition of nutuk in Turkish English dictionary
- oration
- tirade
He launched into a tirade about how the government is encroaching on his rights.
-O, hükümetin kendi haklarına nasıl zarar verdiği hakkında nutuk atmaya başladı.
- sermon
- allocution
- discourse
- speech
- formerly the faculty of speech
- harangue
- declamation
- speech, oration, discourse, address; harangue, sermon
- speech, public address; oration
- grind
- address
- peroration
- spiel
- dissertation
- disquisition
- nutuk atmak
- hold forth
- nutuk atmak
- sermonize
- nutuk atmak
- harangue
- nutuk söylemek
- address
- nutuk söylemek
- hold forth
- nutuk vermek
- harangue
- nutuk çekmek
- sermonize
- nutuk atmak
- to deliver a speech at
- nutuk atma
- haranguing
- nutuk atmak
- to sermonize, to harangue, to hold forth
- nutuk atmak/çekmek
- to preach a sermon, give a lecture, hold forth (said disparagingly)
- nutuk vermek/söylemek
- to make a speech
- nutuk çeken kimse
- orator
- nutuk çeken kimse
- speechifier
- nutuk çekme
- preachment
- nutuk çekme
- speechification
- nutuk çekmek
- orate
- nutuk çekmek
- hold forth
- nutuk çekmek
- perorate
- nutuk çekmek
- harangue
- nutuk çekmek
- make a speech
- nutuk çekmek
- speechify
- nutuk çekmek
- deliver a speech
- nutuk çekmek
- declaim
- nutuk çekmek
- address
- nutuk çekmek
- oratorize
- nutuk çek
- declaim
- nutuk çek
- speechify
- nutuk çek
- orate
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of nutuk in Turkish Turkish dictionary
- Söz, konuşma: "Onun nutkundan sonra bu meselenin artık münakaşa edilmemesi, bitmesi lazımdı."- M. Ş. Esendal
- Tekkelerde tarikat ulularının özellikle eğitici mahiyette olmak üzere söyledikleri şiirler
- Söylev
- Söz, konuşma