Amerikalılar için seni seviyorum demek çok kolay ama Çince'de bunu yapmak olanaksızdır.
 - It's so easy for Americans to say I love you and it's impossible to do this in Chinese.
O, onun ne söylediğini anlamayı olanaksız buldu.
 - She found it impossible to understand what he was saying.
Onun sorularını anlamak imkânsızdı.
 - It was impossible to understand his questions.
Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
 - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.