Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf.
 - It is strange that you know nothing about her wedding.
Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar.
 - Private detectives were hired to look into the strange case.
Garip bir keşif yaptılar.
 - They made a strange discovery.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
 - I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Bir köpek yabancılara havlar.
 - A dog barks at strangers.
Adam tam bir yabancıydı.
 - The man was a total stranger.
Bazen acayip bir adam olabiliyor.
 - Sometimes he can be a strange guy.
İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.
 - People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.
Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır.
 - His hobby is collecting strange butterflies.