Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!
 - I cannot grill this meat. It has gone bad!
O, paraya gitmiş gözüyle baktı.
 - He regarded the money as gone.
O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
 - She may have gone out to do some shopping.
Tom bütün gece kayıp.
 - Tom has been gone all night.
Bavulumun kayıp olduğunu bulmak için uyandım.
 - I awoke to find my suitcase gone.
Tom sadece on beş dakika kendinden geçmişti.
 - Tom was only gone for fifteen minutes.
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
 - I found my bicycle gone.
Tom'un ölmüş olduğuna inanamıyorum.
 - I can't believe that Tom is gone.
Araba uçuruma gitmiş olsaydı onlar ölmüş olacaktı.
 - They would have been killed if the car had gone over the cliff.
The days of my youth are gone.