English - Turkish
Definition of native or resident of portugal (country in southwestern europe) in English Turkish dictionary
- Portuguese
- Portekizce
Brezilya Portekizcesini seviyorum.
-I like Brazilian Portuguese.
O Portekizce konuşur.
-He speaks Portuguese.
- Portuguese
- Portekizli
Benim tarih öğretmenim eski bir Portekizli.
-My history teacher is an old Portuguese.
Biz okulda Portekizli Pedro Alvares Cabral'ın Brezilya'yı keşfettiğini öğrendik.
-We learned at school that the Portuguese Pedro Álvares Cabral discovered Brazil.
- Portuguese
- {s} Portekiz
Angola bir zamanlar bir Portekiz bölgesiydi.
-Angola was once a Portuguese territory.
Nick Portekizce'yi çok iyi konuşabilir. Çünkü 5 yıldır onu öğreniyor.
-Nick can speak Portuguese very well. That's because he's been studying it for 5 years.
- Portuguese
- {i} (çoğ. Por.tu.guese) Portekizli
- Portuguese
- (sıfat) Portekiz
- Portuguese
- {s} Portekiz, Portekiz'e özgü
Related Terms
English - English
Definition of native or resident of portugal (country in southwestern europe) in English English dictionary
- {i} Portuguese
native or resident of portugal (country in southwestern europe)
Hyphenation
na·tive or res·i·dent of Por·tu·gal (country in south·west·ern europe)Resimler
Favorites