Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

naked, plain, simple, poor, lean, mere

listen to the pronunciation of naked, plain, simple, poor, lean, mere
English - Turkish

Definition of naked, plain, simple, poor, lean, mere in English Turkish dictionary

bare
{f} çıkarmak
bare
{s} çıplak

O, çıplak elleriyle onu boğdu. - She choked him with her bare hands.

Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü. - One man was seen digging with his bare hands.

bare
{s} yalın

O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu. - He was so startled that he ran outside barefoot.

Tom asla yalın ayak yürümez. - Tom never walks barefoot.

bare
{s} bomboş

Süpermarketteki raflar neredeyse bomboştu. - The shelves in the supermarket were almost bare.

Bir kase meyvenin dışında mutfak masası bomboştu. - The kitchen table was bare except for a bowl of fruit.

bare
{s} tamtakır
bare
(Tarım) daz
bare
üssüz
bare
kaplamasız
bare
boş

Taşındığımızda daire tamamen boştu. - The apartment was completely bare when we moved in.

Raflar oldukça boştu. - The shelves were pretty bare.

bare
açmak
bare
hayasız
bare
{s} azıcık
bare
yüzsüz
bare
çıplak,v.göster: adj.çıplak
bare
peçesiz
bare
havı dökülmüş
bare
f., eski, bak. bear 2
bare
yalınayak

O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu. - He was so startled that he ran outside barefoot.

Tom yalınayak gitmeye karar verdi. - Tom decided to go barefoot.

bare
{s} yapraksız

Ağaçlar yakında yapraksız olacak. - The trees will soon be bare.

Ağaçlar zaten yapraksız. - The trees are already bare.

English - English
{a} bare