nahezu

listen to the pronunciation of nahezu
German - Turkish
hemen hemen; tahminen
e {'ne: garn} s dikiş ipliği
English - Turkish

Definition of nahezu in English Turkish dictionary

almost
hemen hemen

Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur. - Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.

Hemen hemen hiç iştahım yok. - I have almost no appetite.

almost
az daha

Az daha treni kaçırıyordum. - I almost missed the train.

almost
neredeyse

Sahra Çölü, neredeyse Avrupa kadar büyük. - The Sahara Desert is almost as large as Europe.

Kylie Minogue için neredeyse ağlıyordum. - I was almost crying for Kylie Minogue.

almost
yaklaşık olarak

Roman yaklaşık olarak 20,000 adet sattı. - The novel has sold almost 20,000 copies.

almost
adeta

Tom adeta bir kız gibi gözüküyor. - Tom almost looks like a girl.

near
yakınlarda

Yakınlarda bir posta kutusu var mı? - Is there a mailbox near here?

Yakınlarda ucuz bir otel biliyor musunuz? - Would you know a cheap hotel in the near?

almost
az kaldı, az kalsın, az daha, neredeyse: He almost died. Az
near
yakında

Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar. - After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.

Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı? - Excuse me, is there a toilet nearby?

almost
az kalsın

Tom az kalsın ölüyordu o kazada. - Tom almost died in that accident.

Tom'a az kalsın araba çarpıyordu. - Tom almost got hit by a car.

almost
hemen hemen: This picture's almost done. Bu resim hemen hemen bitti
near
{s} eli sıkı
near
(sıfat) yakın, samimi, eli sıkı, cimri
near
(zarf) yakın, yakında, yaklaşık olarak, hemen hemen
near
yakınında

Eczane, hastanenin yakınında. - The pharmacy is near the hospital.

Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti. - In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.

near
ne
German - English
nigh on
nearly
almost

Almost everything has been improved. - Nahezu alles wurde verbessert.

Almost everything has gotten better. - Nahezu alles ist besser geworden.

well-nigh
near
close onto
nahezu senkrecht
near vertical
nahezu vollständige Zerlegbarkeit
near-complete decomposability
Es war nahezu unmöglich, seine Schrift zu entziffern.
It was all but impossible to read his writing
fast/nahezu greifbar sein
to be almost palpable