nâbız

listen to the pronunciation of nâbız
Turkish - English
(Biyoloji) pulse

Body temperature rising, pulse rising ... he's in a state of oxygen deficiency. - Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor... Onun oksijen eksikliği durumu var.

The patient's pulse and blood pressure are normal. - Hastanın nabız ve tansiyonu normal.

sphygmus
(Tıp) throb
(Tıp) sphygmo
nabız atışı
rhythm
nabız atışı
pulse

The patient doesn't have a pulse anymore. - Hastanın artık bir nabız atışı yok.

nabız atışı
pulsation
nabız atışı
throb
nabız atışı
pulse rate; pulsebeat
nabız atışına benzeyen
pulsating
nabız düşüklüğü
weak pulse, weak pulsebeat
nabız sayısı
pulse rate
nabız yoklamak
put out a feeler
nabız yoklamak
to take some soundings, make some inquiries
nabız ölçmek
sound someone out
nabız ölçmek
check the pulse
nabız ölçmek
take the pulse
filiform nabız
(Tıp) thready pulse
hızlı nabız
(Fizyoloji) quick pulse
Turkish - Turkish
Eğilim, düşünce, niyet
Kalp vuruşunun sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara ve özellikle bilekteki atardamara parmakla basıldığında duyulan kımıldama
bilek damarı
NABIZ
(Osmanlı Dönemi) Atar damarın vuruşu. Şah damarının atması. Kırmızı kan damarının oynaması hali
NÂBIZ
(Osmanlı Dönemi) Hareket eden