most-old

listen to the pronunciation of most-old
English - Turkish

Definition of most-old in English Turkish dictionary

oldest
büyük

Tom'un en büyük oğluyla kesinlikle sorunları var. - Tom definitely had problems with his oldest son.

En büyük ağabeyim bekardır. - My oldest brother is single.

oldest
en yaşlı

Hem Facebook'un hem de Twitter'ın en yaşlı üyesi olan Ivy Bean, 104 yaşında öldü. - Ivy Bean, the oldest user of both Facebook and Twitter, died at 104.

Tom öylesine yaşlıydı ki köydeki en yaşlı bile önceleri onu yaşlı bir adam olarak biliyordu. - Tom is so old that even the oldest in the village first knew him as an old man.

oldest
{s} en eski

Peterhouse Cambridge'in 33 kolejinin en eskisidir. - Peterhouse is the oldest of the 33 colleges of Cambridge.

Bu perişan eski kilise ülkemizdeki en eski yapıdır. - This miserable old church is the oldest building in our country.

English - English
oldest