Definition of merkmale in English Turkish dictionary
- symptoms
- belirtiler
Belirtileri tanımıyor musun?
- Don't you recognize the symptoms?
Belirtiler daha da kötüleşiyorsa bir doktora danışmalısın.
- You should consult a doctor if the symptoms get worse.
- features
- sima
Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.
- It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features.
- features
- çehre
- tees
- tişört
- characteristics
- özellik
Bunlar, konuşulan dilin özellikleridir.
- These are characteristics of the spoken language.
Botanikçi dikkatle ağaçların morfolojik özellikleri kaydetti.
- The botanist carefully recorded the morphological characteristics of the trees.
- attributes
- bir nedene bağlamalar
- characteristics
- NİTELİKLER; ÖZELLİKLER: "technical characteristics", ve "physical characteristics"
- features
- yüz hatları
O gerçekten yumuşak yüz hatlarına sahip.
- He has really soft facial features.
Tom'un yüz hatları ve tavırları babasınına çok benzer.
- Tom's facial features and mannerisms are very much like those of his father.
- features
- özellikler
Onun kökeninden dolayı, Kanada İngilizcesi hem Amerikan hem de İngiliz İngilizcesi ile ilgili özelliklere sahiptir.
- Because of its origins, Canadian English has features of both American and British English.
O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
- She was a girl with finely chiseled features.
- characteristics
- (Askeri) NİTELİKLER; ÖZELLİKLER: Bak. "technical characteristics", ve "physical characteristics"
- features
- (Nükleer Bilimler) özellik
Kate'in çok güzel özellikleri var.
- Kate has very good features.
O, ince yontulmuş özelliklere sahip bir kızdı.
- She was a girl with finely chiseled features.
- indications
- (Askeri) (INTELLIGENCE) EMARELER (İSTİHBARAT): Çeşitli değerlendirme derecelerinde, muhtemel düşmanın bir hareket tarzını kabul veya reddetme niyetiyle ilgili bilgi
