Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
 - We saw the first star shining in the sky.
İncile göre, Üç Kıral parlayan bir yıldız tarafından Hazreti İsa'ya yol gösterildi.
 - According to the Bible, the Three Kings were guided to Jesus by a shining star.
Işıldayan gözleriyle beni dinliyordu.
 - He was listening to me with his eyes shining.
Tom parlak zırhlı bir şövalye gibi beni kurtarmaya geldi.
 - Tom came to my rescue, like a knight in shining armor.
Bu gece yıldızlar parlak şekilde parlıyor.
 - The stars are shining brightly tonight.
O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
 - That blue-white shining star is Sirius.
O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.
 - That actress is the shining star in the company.
Ay ışıl ışıl parlıyordu.
 - The moon was shining brightly.
Güneş ışıl ışıl parlıyor.
 - The sun is shining brightly.