Yabancı dil öğrenmek zordur.
- Learning a foreign language is difficult.
Fransızca öğrenmek istiyorum.
- I want to learn French.
Hiç kimse çok bilgili değil ki her şeyi bilebilsin.
- No one is so learned that he can know all things.
Tom bilgili bir adam.
- Tom is a learned man.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's difficult to learn a foreign language.
Fransızca öğrenmek istiyorum.
- I want to learn French.
Bilgili insanlar cahil insanları küçümseme eğilimindedir.
- The learned are apt to despise the ignorant.
Güvenilir kaynaklardan onun hakkında bilgi edindim.
- We learned about that from reliable sources.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Zorbalık öğrenilmiş bir davranıştır.
- Bullying is a learned behavior.
Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
- One of my dreams is to learn Icelandic.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's hard to learn a foreign language.
Yunan kültürü hakkında çok şey öğrendim.
- I learned a lot about Greek culture.
Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
- To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
Tom birçok insanın sonradan görme insanları küçümsediğini Bay Ogawa'dan öğrendi.
- Tom learnt from Mr Ogawa that many people have scorn for the nouveau riche.
Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.
- What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well.
Şiiri ezberlemek zorunda kaldık.
- We had to learn the poem by heart.
Şiiri ezberlemek bir saatimi aldı.
- It took me an hour to learn the poem by heart.
Learn how to do it better!.
That'll learn him to bust my tomater.
My learned friend (a formal, courteous description of a lawyer).
Everyday behavior is an overlay of learned behavior over instinct.
... We learned from Rahm this morning ...
... All right, I think we've learned enough about Jai. ...