Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
 - After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Tamam, pekala, Willie nihayet kabul etti.
 - Well, OK, Willie finally agreed.
Tom en sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar alması için ikna etti.
 - Tom finally talked Mary into buying a new computer.
Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.
 - We finally have you where we want you.
Tom ve Mary nihayet tamamen yalnızdı.
 - Tom and Mary were finally completely alone.
Tom sonunda Mary'den bir ders kitabı aldı.
 - Tom finally got a text from Mary.
Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
 - It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
Dişi aslan sonunda ceylanı kovaladı.
 - The lioness finally gave chase to the gazelle.
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.
 - Because of hunger and fatigue, the dog finally died.
Son olarak, on iki puan Estonya'ya!
 - And finally, twelve points to Estonia!
Son olarak, birisi konuştu.
 - Finally, someone spoke.