Dilsel güzelliğin gelişmiş algısı hâlâ onda eksik.
- A developed perception of linguistic beauty is still lacking in her.
O, sağduyudan yoksundur.
- She is lacking in common sense.
Sağ duyudan yoksun olmalı.
- He must be lacking in common sense.
Araştırmacılar ciddi bir gıda eksikliğinden muzdarip olmaya başladı.
- The explorers began to suffer from a severe lack of food.
Hazırlık eksikliğinden sınavda başarısız oldu.
- He failed in the examination for lack of preparation.