Turkish - English
Definition of kronikleşme in Turkish English dictionary
- inveteracy
- obstinacy
- kronik
- chronic
I have a chronic pain here.
-Burada kronik bir ağrım var.
There is a chronic oversupply of rice in Japan.
-Japonya'da kronik bir pirinç fazlalığı vardır.
- kronik
- obstinate
- kronik
- chronicle
- kronik
- chronical
- kronik
- inveterate
- kronik
- annals
- kronik
- chronicle, annals " vakayiname; chronic" süreğen
- kronik
- chronie
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kronikleşme in Turkish Turkish dictionary
- Kronikleşmek işi
- KRONİK
- (Hukuk) Müzmin; kesintisiz süren
- kronik
- Gazete veya dergilerde çıkan aktüel konularla ilgili küçük hacimli yazılar
- kronik
- Süreğen
- kronik
- Uzun süredir bir çözüm getirilmemiş
- kronik
- Olayların birbiri ardınca sıra ile yazıldığı tarih
- kronik
- Olayların birbiri ardınca sıra ile yazıldığı tarih, vekayiname
- kronikleşmek
- Kronik bir durum almak
Related Terms
kronikleşme
Hyphenation
kro·nik·leş·meResimler
History
Favorites