kovalamak

listen to the pronunciation of kovalamak
Turkish - English
pursue
chase

A gust of wind blew Curdken's hat away, and he had to chase it over hill and dale. - Bir rüzgar esintisi Curdken'in şapkasını uçurdu, ve o onu tepe ve vadinin üzerinde kovalamak zorunda kaldı.

Sami gave up the chase. - Sami kovalamaktan vazgeçti.

follow
chivy
course
go after
give chase
run after
tag along

Do you want to tag along? - Kovalamak istiyor musun?

run out
follow up
to chase, to pursue, to run after
tag after
to chase, try to catch or get, pursue
drive
hunt
tag

Do you want to tag along? - Kovalamak istiyor musun?

give chase to
persue
kovalama
{i} pursuit
kovalama
{i} chase

My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it! - Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.

This cat doesn't chase rats. - Bu kedi sıçanları kovalamaz.

kovala
{f} hound
kovalama
pursue

Are you sure we should pursue this? - Bunu kovalamamız gerektiğinden emin misin?

kovala
chivy
kovala
chase
kovalama
running after
afsunlayarak kovalamak
conjure away
atlı kovalamak
to hurry needlessly
kovalama
pursuit, chase
kovalama
pursuing, pursuit
köpeklerle kovalamak
course
Turkish - Turkish
Yarışta, kaçmakta olan koşucu veya koşucuları yakalamaya çalışmak
Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek
Bir şeyin arkasına düşüp elde etmeye veya bir sonuca bağlamaya çalışmak, izlemek, takip etmek: "Geceler günleri, günler geceleri kovalıyor..."- Y. K. Karaosmanoğlu
Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak
Kaçanın arkasından koşmak, yakalamaya çalışmak: "Çoban çocukları, kuşun geldiğini görmüş olacaklar ki, kovaladılar."- M. Ş. Esendal
Kovmak
kovalama
Kovalamak işi
kovalamak
Favorites