klasikler

listen to the pronunciation of klasikler
Turkish - English
Classics

The movie Pretty Woman is one of the all-time classics. - Pretty Woman filmi tüm zamanların klasiklerinden biridir.

I'm showing an interest in the classics. - Klasiklere ilgi gösteriyorum.

{i} study of the history of ancient Greece and Rome (such as language, literature, art)
klasik
{s} classic

I want to get that classic car no matter how expensive it is. - Ne kadar pahalı olursa olsun, o klasik arabayı almak istiyorum.

I don't like classical music. - Ben klasik müziği sevmiyorum.

klasik
classical

I like not only classical music but also jazz. - Sadece klasik müziği değil aynı zamanda jazzı da severim.

I like to listen to classical music. - Klasik müzik dinlemeyi severim.

klasik
conventional
klasik
{s} usual

Tom usually listens to a radio station that plays classic rock. - Tom genelde klasik rock çalan bir radyo istasyonunu dinler.

Tom usually listens to classical music. - Tom genellikle klasik müzik dinler.

edebi klasikler
literary classics
klasik
conservative
klasik
vintage
klasik
classic, classical
klasik
classical; classic; standard, classic, usual; classic; classicist
klasik
standard
klasik
(a) classic
klasikler
Favorites